Tatlı Krizlerinin Gerçek Nedeni Ne?

Şeker, çoğu zaman sadece çayımıza kattığımız toz haliyle değil; ekmeğimizden salçamıza kadar pek çok gıdada gizli olarak bulunuyor. Uzmanlar, gün içinde fark etmeden alınan bu “gizli şeker” yükünün hem kilo artışına hem de bağımlılık hissine neden olduğunu söylüyor.

Uzman Diyetisyen Elif Deniz, “Şekerden kaçmak değil, onu tanımak önemli” diyerek evde şeker tüketimini azaltmanın yolunun farkındalıkla başladığını belirtiyor. Katı kurallar yerine yaşam tarzı değişikliği öneriyor.

Market alışverişinde ürün etiketlerindeki "glikoz şurubu", "fruktoz", "mısır şurubu" gibi ifadeler aslında gizli şekerin izleridir. Ürün seçimini şekersiz ya da düşük şekerli olanlardan yana kullanın.

Rafine şeker yerine tarçın, vanilya özü, hindistan cevizi şekeri ya da hurma püresi gibi doğal tatlandırıcıları deneyin. Tat alma duyunuz zamanla bu doğal tatlara alışır.

Paketli bisküvi, gofret gibi hazır gıdalar yerine evde yapılan yulaf barları, meyveli yoğurtlar hem daha az şekerli hem de katkısız olur.

Tatlıyı bir ödül mekanizması haline getirmek, onu psikolojik olarak vazgeçilmez yapar. Bu duygusal bağı fark ettiğinizde tüketme sıklığınız otomatik azalır.

Erişimin kolay olması, tüketim ihtimalini artırır. Dolabınızda hazır tatlı, çikolata ya da şekerlemeler yerine meyve, kuruyemiş veya bitter çikolata bulundurun.

Diyetisyen Elif Deniz:

“Bedeniniz şekeri değil, huzuru arıyor olabilir. Gerçek ihtiyacın ne olduğunu fark edince, şekere olan bağınız da zayıflar.”