“Hayatın En Zor Sorusu: Ne İçin Yaşıyoruz?”
Soru: Yusuf Bey, sizi uzun süredir sahada, sivil toplumda, yazılarınızla ve sohbetlerinizle tanıyoruz.
Bugün sizinle “anlam” üzerine konuşmak istiyoruz. Sizin için anlam nedir?
Yusuf Bekir Yılmaz:
Zor bir soruyla başladık… Ama güzel. “Anlam”, aslında insanın içindeki boşlukla arasındaki köprüdür.
Herkesin içinde bir boşluk var, hepimizin. Kimimiz bunu başarıyla, kimimiz aşkla, kimimiz inançla doldurmaya çalışıyoruz.
Anlam, o boşluğa ne koyduğundur.
Soru: Bu arayış hayatınızın hangi evresinde en çok kendini gösterdi?
Yusuf Bekir Yılmaz:
Dürüst olayım, anlam arayışı insanın yirmili yaşlarında başlar ama kırklı yaşlarda ciddileşir.
Gençken başarıyı anlam sanırsın. Kazanınca anlarsın ki sadece alkış var.
Sonra o alkış biter. İçinde yine bir sessizlik başlar. İşte orada gerçek anlamı aramaya başlarsın.
Belki bir mezarlıkta, belki bir çocuğun gözünde, belki bir kayıpta...
Soru: Sizce anlam bulmak mı zor, yoksa anlamı korumak mı?
Yusuf Bekir Yılmaz:
Bulmak bir kırıntıdır, korumak ise emektir. İnsan bazen bir kitapta, bir dostun cümlesinde ya da bir ilahi sözde anlamı yakalar.
Ama onu her sabah yeniden bulman gerekir. Çünkü dünya seni sürekli anlamsızlığa çağırır.
Reklamlarla, koşturmayla, kaygıyla… Anlamı korumak, kendini korumaktır.
Soru: Son zamanlarda gençlerde ciddi bir “boşluk hissi” var. Umutsuzluk, anlamsızlık…
Ne dersiniz?
Yusuf Bekir Yılmaz:
Çünkü bu çağ, hız çağından daha çok “yönsüzlük çağı”. Gençler çok şey biliyor ama niye bildiklerini bilmiyorlar.
Her şeyi görebiliyorlar ama neyi izlediklerini sorgulamıyorlar. Onlara derim ki: “Telefonu değil, içini şarj et.” Sessizliğe alışın.
Çünkü sessizlikte kalp konuşur.
Soru: Son olarak, sizin için hayatın anlamı nedir?
Yusuf Bekir Yılmaz:
Hayat, insanın kendisiyle tanışma sürecidir. Kim olduğunu, neye ağladığını, neye güldüğünü keşfetmeden yaşamak, kalabalıkta yalnız yürümektir.
Anlam; tanımaya, sevmeye ve şükretmeye başladığın yerde başlar.
Not:
Yusuf Bekir Yılmaz’ın bu sözleri, okura belki de uzun süredir unuttuğu bir soruyu hatırlatıyor: “Ben neden yaşıyorum?”
Belki de cevap her sabah yeniden aranmalı…