Yalancı Nodüller Gereksiz Tiroit Ameliyatlarına Yol Açabiliyor!

Tiroit ultrasonlarında sıkça görülen ancak çoğu kişinin adını bile duymadığı “yalancı nodüller”, uzmanlara göre gereksiz biyopsilere ve hatta yanlış ameliyatlara yol açabiliyor. Özellikle 40 yaş üzeri kadınlarda yaygın olan bu oluşumların, gerçek nodüllerle karıştırılmasının hem yanlış tanılara, hem de yüksek riskli cerrahi müdahalelere zemin hazırladığını söyleyen Endokrin Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Erhan Ayşan, yalancı nodüllerin kanserle hiçbir ilişkisi olmadığını vurgulayarak, en kritik hatanın bu yapılara biyopsi yapılması olduğunu belirtti. 

Tiroit hastalıkları toplumda çok sık karşılaşılan bir sorun olmasına karşın birçok kişi “yalancı nodül” tanımını bilmiyor. Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Endokrin Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Erhan Ayşan, tiroit nodülleri konusunda toplumda ve hatta bazı hekimlerde bile sıkça karıştırılan kritik bir yanlış anlaşılmaya dikkat çekti. Bu oluşumlara özellikle 40 yaş üstü kadınlarda daha sık rastlandığını belirten Prof. Ayşan, yalancı nodüllerin gerçek nodüllerle karıştırılmasının hem yanlış tanılara hem de riskli cerrahi müdahalelere zemin hazırlaması açısından ciddiye alınması gereken bir nokta olduğunu anlattı. 

GERÇEK NODÜL İLE YALANCI NODÜL ARASINDAKİ KRİTİK FARK

Endokrin Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Erhan Ayşan, yalancı ve gerçek nodülleri birbirinden ayıran noktayı şöyle ifade etti: “Gerçek nodül, tiroit bezinin içinde sınırları belirgin, tiroit dokusundan net şekilde ayırt edilen yapılardır. Yalancı nodül ise kapsülü olmayan, gerçek sınırları belirgin olmayan, ultrason sırasında nodül görüntüsü veren ama aslında gerçek nodül olmayan oluşumlardır.” 

EN SIK 40 YAŞ ÜZERİ KADINLARDA GÖRÜLÜYOR

Yalancı nodüllerin yaygınlığının tiroit hastalıklarıyla, özellikle de tiroit iltihaplarıyla yakın ilişkili olduğunu belirten Prof. Ayşan, “Bu yapıları en sık 40 yaş üzerindeki kadınlarda görüyoruz. Kadın cinsiyeti ve 40 yaş üzeri grup, yalancı nodüllerin en yaygın olduğu yaş ve cinsiyet grubudur” diye konuştu. 

Bu oluşumların ortaya çıkmasındaki en büyük etkenin Haşimoto hastalığı olduğunu belirtin Prof. Ayşan, sözlerine şöyle devam etti: “Haşimoto tiroit bezinin iltihabıdır ve 40 yaş üzerindeki kadınlarda çok sık görülür. İltihap hücreleri bir bölgede kümelenerek bir kitlesel yapı oluşturuyorlar ve bu yapılar ultrasonda yalancı nodül imajının oluşmasına neden oluyor. İşte Haşimoto gibi iltihabi hastalıklarda yalancı nodüllerin sık görülmesinin nedeni de budur.” 

 

“BELİRTİ VERMEZ, ÇOĞU ULTRASON SIRASINDA TESADÜFEN BULUNUR”

Yalancı nodüllerin tıpkı gerçek nodüller gibi çoğu zaman hiçbir belirti vermediğini vurgulayan Prof. Ayşan, sözlerine şöyle devam etti: “Hiçbir bulgu vermedikleri için sıklıkla rastlantısal olarak tespit edilirler. Haşimoto sebebiyle ya da diğer tiroid bezi hastalıklarında yapılan ultrasonlarda tesadüfen yalancı nodülleri tespit ediyoruz. “

Bu nodüllerin hormon işlevi üzerinde de bir etkisi olmadığına değinen Prof. Ayşan, “Yalancı nodüllerle tiroid hormon salgısı arasında herhangi bir ilişki bulunmuyor. Tiroit bezindeki yalancı nodül sayısının az ya da çok olması da bu sonucu etkilemiyor. Ancak, tiroid bezindeki iltihap yani altta yatan sebep hormon salgısını bozabilir” dedi.

“GERÇEK NODÜLE DÖNÜŞMEZ, KANSER RİSKİ TAŞIMAZ”

En çok merak edilen konulardan biri olan yalancı nodüllerin gerçek nodüle dönüşmesi ya da kanser riski taşımasıyla ilgili olarak Prof. Ayşan şu açıklamayı yaptı: “Yalancı nodüllerin zaman içinde gerçek nodüle dönüşmediğinin altını çizmemiz gerek. Tiroid bezindeki iltihabın şiddetine bağlı olarak şekil ve boyut değiştirebilirler, büyüyüp küçülebilirler ancak gerçek nodüle dönüşme riskleri yoktur.  Yalancı nodüllerin kanser gelişmesiyle de hiçbir ilişkisi yoktur. Zaten bu oluşumlarla ilgili olarak yaşadığımız en önemli sorun da bu. Konuyu bilmeyen ya da konudan uzak olan meslektaşlarımız bunları gerçek nodül gibi algılayabiliyor ve boyutları arttığında kanser olduğunu düşünebiliyorlar.”

“KANSER ZANNEDİLİP BİYOPSİ YAPILIP AMELİYATA GİDİLEBİLİYOR”

Yalancı nodüller konusunda en kritik noktanın gereksiz biyopsiler olduğunu vurgulayan Prof. Ayşan, tabloyu şöyle özetledi.  “Yalancı nodüllere kesinlikle biyopsi yapılmaz. Bakın ‘biyopsiye gerek yoktur’ demiyorum ‘kesinlikle biyopsi yapılmamalıdır’ diyorum. Burası çok önemli! Çünkü biyopsi yapıldığında iltihap hücreleri mikroskop altında tümör hücrelerine çok benzediği için patolog bunu kanser riskli olarak yorumlayabiliyor. İşte sorun tam da bu noktada başlıyor. Bu raporu alan klinisyen hastaya ‘kanser riskiniz var, mutlaka ameliyat olmalısınız’ diyor. İşte yapılmaması gereken bir biyopsi hastayı ameliyathane kapısına kadar getirebiliyor, ne yazık ki. Dolayısıyla yalancı nodüllerin doğru teşhisi kritik düzeyde önemli bir konu.”

Yanlış tanıyla birlikte gerçekleştirilen ameliyatın da hasta açısından yüksek risk barındırdığına işaret eden Prof. Ayşan, “Tiroit bezi iltihaplı olduğu için bu ameliyatlarda komplikasyon riski yüksektir. Çünkü iltihap cerrahın çalışma planlarını bozar, görüş alanını kısıtlar, kanama riskini arttırır. Bu durumda paratiroid bezleri ve ses siniri gibi çok önemli organ ve yapılar hasar görebilir. Üstelik bunlar kalıcı olabilir” diye konuştu. 

“TEDAVİ NODÜLÜN KENDİSİNE DEĞİL, HAŞİMATOYA YÖNELİK OLMALI”

“Şu nokta çok önemli; yalancı nodülü olan bir hastada amaç yalancı nodülü tedavi etmek değildir. Amaç, buna sebep olan altta yatan hastalığı yani tiroit iltihabını tedavi etmek olmalıdır” diyen Prof. Dr. Erhan Ayşan “Hekim Haşimoto hastalığına odaklanmalı. Ancak şu da var ki, Haşimoto kronik ve tedavisi zor hatta birçok zaman imkansız olan bir hastalıktır; iyileşmeyebilir ama yönetilebilir” şeklinde konuştu. 

Prof. Dr. Erhan Ayşan sözlerini şu uyarıyla tamamladı: “Altını çizmek istediğim ana mesajım şu: Yalancı nodülleri ultrasonda doğru tanımak ilk ve en önemli noktadır. İkinci önemli nokta bu oluşumlara kesinlikle biyopsi yapılmaması gerektiğidir. Aksi halde patoloji uzmanından gelecek yanıltıcı raporla hastalar gereksiz yere ameliyat edilebilirler. Tiroid bezlerini gereksiz yere kaybettikleri gibi ameliyata bağlı komplikasyonlarla da uğraşmak zorunda kalabilirler.” 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı