İNSANLAR ARTIK NEDEN SELAMLAŞMIYOR?

Bir Merhabayı Bile Çok Gören Zamanlara mı Geldik?

 BÜYÜK ŞEHİR SENDROMU: ANONİMLEŞME

Kalabalıklaştıkça yalnızlaştık. Metropollerde insanlar birbirine temas etmeden yaşamaya alıştı. Aynı asansöre binen insanlar birbirinden başını çeviriyor. Bireysel alanın kutsanması, tanımadığımız kişilere selam vermeyi neredeyse “rahatsız edici” hale getirdi.

 DİJİTALLEŞME: İLİŞKİLER EKRANA SIKIŞTI

Artık insanlar selamı mesajla, tebriki emojiyle gönderiyor. Gerçek hayatta göz teması kurmak yerine, ekranlara bakarak iletişim kuruyoruz. Yüz yüze temas azaldıkça beden diline olan güvenimiz de zayıflıyor. Birine bakıp “merhaba” demek, artık cesaret isteyen bir eylem gibi algılanıyor.

 ZİHİNSEL YORGUNLUK VE KAPANMA

Tükenmişlik, kaygı, sosyal fobi, içe kapanıklık gibi psikolojik etkenler de selamlaşma davranışını azaltıyor. Zihin sürekli meşgulse, çevredeki insanlara dikkat veremez hale geliyoruz. Birçok kişi, içsel dünyasıyla baş etmeye çalışırken çevreyle bağını azaltıyor.

 GÜVEN KAYBI VE MESAFELEŞME

Toplumsal kutuplaşma, güvensizlik ve kimlikler üzerinden oluşan gerilimler, insanları “selamlaşmadan önce düşünmeye” itiyor. “Acaba nasıl biri?” sorusu, çoğu zaman basit bir gülümsemeyi bile engelliyor. Farklılıklar, selamı bile politikleştirebiliyor.

 BİR MERHABA, BİR DÜNYA

Oysa selamlaşmak, sadece nezaket değil; insan olduğumuzu hatırlamanın bir yolu. Göz göze gelip başını sallamak bile “sen varsın, görüyorum” demek. Toplumsal sıcaklık ve karşılıklı saygı, bazen sadece bir “merhaba” ile başlar.

 ÇÖZÜM KUTUSU: SELAMLAŞMAYI GERİ KAZANMAK

Asansörde göz göze geldiyseniz, kısaca “günaydın” deyin.

Tanımadığınız birine tebessüm etmek, psikolojik mesafeyi kırar.

Dijital değil, gerçek ilişkiler kurmaya niyet edin.

Çocuğunuza “önce selam, sonra kelam” sözünü yaşatarak öğretin.