KURBAN BAYRAMI'NIN MANEVİ YÜKÜ: SADAKAT, PAYLAŞMA VE AFFETME ZAMANI

 BAYRAM SADECE BİR KESİM DEĞİLDİR

Kurban Bayramı, sadece bir hayvanın kurban edilmesi değil; nefsin, kibirin, bencilliğin de kurban edilmesidir. Hz. İbrahim’in teslimiyetini, Hz. İsmail’in rızasını hatırlamak; sadece geçmişe değil, bugüne de mesaj taşır.

 AFFETMEK EN BÜYÜK KURBAN OLABİLİR

Akrabalarla arayı düzeltmek, küs gidilen bir dostun kapısını çalmak, bir yanlış anlamayı silmek... Bazen kurban eti dağıtmak kadar önemlidir gönül alabilmek. Bayramlar, kırgınlıkları sonlandırmak için fırsattır.

 PAYLAŞMAK RUHU DİRİLİTİR

Kurban etini üçe bölmek, yalnızca fiziki bir kural değil; paylaşmanın vicdani öğretisidir.

Bir parça komşuya gider,

Bir parça yoksula,

Kalanı da şükürle ev halkına.

Bu paylaşım, sofraları olduğu kadar kalpleri de zenginleştirir.

 BAYRAMA RUHEN HAZIRLANMAK

Modern hayatın telaşı içinde bayram, çoğu zaman hazırlık ve alışveriş yoğunluğuna dönüşüyor. Oysa Kurban Bayramı yaklaşırken, vicdan muhasebesi yapmak, tövbe etmek, dua ile yakınlaşmak, en kıymetli hazırlıklardır.

 MANEVİ BOYUTU HATIRLATAN 3 ALTIN KURAL

Kurbanın ruhunu unutma, sadece etini değil anlamını taşı.

Bir yoksulu doyurmak, sadece karnını değil kalbini de ısıtır.

Bayram, affetmek için en güzel bahanedir.

 DUYGUSAL BİR CÜMLEYLE NOKTALAYALIM

“Kimi hayvan kurban eder, kimi nefsini. Kimi et dağıtır, kimi sevgisini. Kimi yeni kıyafet alır, kimi eski dostunu arar. Bayram, aslında niyetin aynasıdır.” – E.Y.