TÜRKİYE’DE GÖÇMEN KADINLARIN İŞ HAYATINDAKİ MÜCADELELERİ
Türkiye’de başta Suriye, Afganistan, İran ve Afrika ülkelerinden gelen binlerce göçmen kadın, hem toplumsal cinsiyet rolleri hem de göçmenlik statüsü nedeniyle çok katmanlı ayrımcılığa maruz kalıyor. Bu kadınların büyük kısmı, nitelikli olsa bile kayıt dışı, güvencesiz ve düşük ücretli işlerde çalışmak zorunda kalıyor.
KAYIT DIŞILIK EN BÜYÜK ENGELGöçmen kadınların önemli bir kısmı, yasal çalışma izni olmadan çalışmakta. Bu durum, onları sömürüye açık hâle getiriyor. Ev işçiliği, tekstil atölyeleri ve tarım gibi sektörlerde çalışan kadınlar; düşük ücret, uzun mesai ve şiddet riskine karşı korunmasız kalıyor.
DİL VE KÜLTÜR BİR DUVAR GİBİDil bariyeri ve kültürel uyum sorunları, göçmen kadınların hem iş bulmasını hem de işyerinde hak aramasını zorlaştırıyor. Türkçe bilmeyen bir kadının iş görüşmesinde kendini ifade etmesi, ayrımcılığa karşı itiraz etmesi ya da yasal haklarını öğrenmesi oldukça güç.
AYRIMCILIK VE TACİZ RİSKİBirçok göçmen kadın, cinsiyet temelli ayrımcılık ve cinsel taciz tehdidiyle karşı karşıya. Özellikle yalnız yaşayan ya da eşi olmayan kadınlar daha fazla hedef hâline geliyor. Çoğu vakada bu şikâyetler yasal merciye taşınamıyor.
ÇOCUKLARIN EMEĞİNE MECBUR KALMAKGöçmen kadınların çoğu, çocuklarını geçindirmek zorunda. Bu durum, çocuk işçiliğini de tetikliyor. Annesiyle birlikte tarlada ya da atölyede çalışan kız çocukları, eğitimsiz büyüyor ve bu döngü nesilden nesle aktarılıyor.
ÇÖZÜM KUTUSU: DESTEK VE ENTEGRASYON İÇİN 5 ADIMDil kursları ve mesleki eğitim programları yaygınlaştırılmalı.
Kayıt dışı çalışmaya karşı denetimler sıklaştırılmalı.
Göçmen kadınların çalışabileceği kooperatif destekli sosyal girişimler artırılmalı.
Psikolojik ve hukuki danışmanlık ücretsiz sunulmalı.
Çocuk bakımı ve kreş desteği, kadının çalışmasını kolaylaştırmalı.