Reklam kod içeriği yüklenmemiş.
Reklam kod içeriği yüklenmemiş.

Kadınlar Görünür Oldukça Dünya İyileşiyor

RÖPORTAJLAR 20.07.2025 - 17:45, Güncelleme: 20.07.2025 - 17:45 53 kez okundu.
 

Kadınlar Görünür Oldukça Dünya İyileşiyor

Yazar ve sosyolog Sibel Rona, kadınların görünmezlik mücadelesinden toplumsal dönüşüme uzanan süreci anlattı. “Hayat sadece anlatılanlarla değil, susturulanlarla da şekillenir” diyen Rona, genç kuşak kadınlara umutla bakıyor.
“Kadınlar, Hayatın Her Alanında Sesini Yükseltmeli” Konuğumuz: Sibel Rona - Yazar, Sosyolog, Toplumsal Dönüşüm Aktivisti Sibel Hanım, öncelikle davetimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Yoğun gündeminiz arasında bize zaman ayırdınız. Şu sıralar neler yapıyorsunuz? Teşekkür ederim, bu nazik davet için ben teşekkür ederim. Şu sıralar özellikle kadın emeği üzerine yürüttüğüm saha çalışmalarıyla meşgulüm. Ayrıca bir yandan yeni kitabımın hazırlıkları sürüyor. “İtaat Etmeyen Kadın” adını taşıyacak bir kurgu-dışı çalışma olacak. Kadının tarih boyunca nasıl bastırıldığını, ama aynı zamanda nasıl direndiğini anlatan bir anlatı. Kadın meselesi sık sık gündeme gelen bir konu. Sizce şu anda kadınlar en çok neyle mücadele ediyor? Görünmezlikle. Bu çok temel bir şey. Kadınlar yalnızca ekonomik ya da fiziksel baskılarla değil, aynı zamanda sosyal bellekten silinmeyle, yani yok sayılmayla mücadele ediyor. Bu yüzden "görünürlük" dediğimiz şey aslında bir varlık mücadelesi. İster akademide, ister mutfakta olsun, kadın emeği hep perdeleniyor. Yeni kuşak kadınlara dair gözlemleriniz nedir? Umut verici mi? Kesinlikle! Genç kadınlar artık “bize verilen rol”le yetinmiyor. İtiraz ediyorlar, sorguluyorlar, hak arıyorlar. Bu çok kıymetli. Ama bir yandan da sosyal medyada pompalanan yapay güzellik algıları, estetik baskısı gibi başka türlü tahakkümlerle karşı karşıyalar. Yani görünürlük arttı ama üzerlerindeki baskı şekil değiştirdi. Direniş biçimi de değişiyor. Peki, toplumsal değişim için ne öneriyorsunuz? Bireyler nereden başlamalı sizce? Küçük sorumluluklardan. Örneğin bir baba, çocuğuna “annelik kutsaldır” yerine “eşitlik değerlidir” demeyi seçtiğinde dönüşüm orada başlar. Evdeki eşitliği normalize etmeden, toplumda eşitliği talep edemeyiz. Devrim her zaman dışarıda olmaz; bazen mutfakta, bazen sessiz bir "hayır"da gizlidir. Sizce kadınlar için "en büyük cesaret" nedir? Vazgeçmemek. Hayır demekten, sevmekten, üretmekten, kendisi olmaktan… Ne kadar baskı altında olursa olsun, bir kadın “Ben varım” dediğinde dünya biraz daha iyileşiyor. Son olarak bizi okuyan kadınlara ne söylemek istersiniz? Sustuğunuz yerlerde başkaları sizin adınıza konuşur. Bu yüzden konuşun, yazın, üretin, direnin. Hayat, sizin de hikâyenizle tamamlanır. Teşekkür ederiz Sibel Hanım. Gücünüzün ve sözünüzün yankısı hep artsın. Ben teşekkür ederim. Ses olmak, bazen nefes olmaktır. İyi ki varsınız.
Yazar ve sosyolog Sibel Rona, kadınların görünmezlik mücadelesinden toplumsal dönüşüme uzanan süreci anlattı. “Hayat sadece anlatılanlarla değil, susturulanlarla da şekillenir” diyen Rona, genç kuşak kadınlara umutla bakıyor.

“Kadınlar, Hayatın Her Alanında Sesini Yükseltmeli”

Konuğumuz: Sibel Rona - Yazar, Sosyolog, Toplumsal Dönüşüm Aktivisti

Sibel Hanım, öncelikle davetimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Yoğun gündeminiz arasında bize zaman ayırdınız. Şu sıralar neler yapıyorsunuz?

Teşekkür ederim, bu nazik davet için ben teşekkür ederim. Şu sıralar özellikle kadın emeği üzerine yürüttüğüm saha çalışmalarıyla meşgulüm.

Ayrıca bir yandan yeni kitabımın hazırlıkları sürüyor. “İtaat Etmeyen Kadın” adını taşıyacak bir kurgu-dışı çalışma olacak.

Kadının tarih boyunca nasıl bastırıldığını, ama aynı zamanda nasıl direndiğini anlatan bir anlatı.

Kadın meselesi sık sık gündeme gelen bir konu. Sizce şu anda kadınlar en çok neyle mücadele ediyor?

Görünmezlikle. Bu çok temel bir şey. Kadınlar yalnızca ekonomik ya da fiziksel baskılarla değil, aynı zamanda sosyal bellekten silinmeyle, yani yok sayılmayla mücadele ediyor.

Bu yüzden "görünürlük" dediğimiz şey aslında bir varlık mücadelesi.

İster akademide, ister mutfakta olsun, kadın emeği hep perdeleniyor.

Yeni kuşak kadınlara dair gözlemleriniz nedir? Umut verici mi?

Kesinlikle! Genç kadınlar artık “bize verilen rol”le yetinmiyor.

İtiraz ediyorlar, sorguluyorlar, hak arıyorlar.

Bu çok kıymetli. Ama bir yandan da sosyal medyada pompalanan yapay güzellik algıları, estetik baskısı gibi başka türlü tahakkümlerle karşı karşıyalar.

Yani görünürlük arttı ama üzerlerindeki baskı şekil değiştirdi.

Direniş biçimi de değişiyor.

Peki, toplumsal değişim için ne öneriyorsunuz? Bireyler nereden başlamalı sizce?

Küçük sorumluluklardan. Örneğin bir baba, çocuğuna “annelik kutsaldır” yerine “eşitlik değerlidir” demeyi seçtiğinde dönüşüm orada başlar.

Evdeki eşitliği normalize etmeden, toplumda eşitliği talep edemeyiz.

Devrim her zaman dışarıda olmaz; bazen mutfakta, bazen sessiz bir "hayır"da gizlidir.

Sizce kadınlar için "en büyük cesaret" nedir?

Vazgeçmemek. Hayır demekten, sevmekten, üretmekten, kendisi olmaktan…

Ne kadar baskı altında olursa olsun, bir kadın “Ben varım” dediğinde dünya biraz daha iyileşiyor.

Son olarak bizi okuyan kadınlara ne söylemek istersiniz?

Sustuğunuz yerlerde başkaları sizin adınıza konuşur.

Bu yüzden konuşun, yazın, üretin, direnin.

Hayat, sizin de hikâyenizle tamamlanır.

Teşekkür ederiz Sibel Hanım. Gücünüzün ve sözünüzün yankısı hep artsın.

Ben teşekkür ederim. Ses olmak, bazen nefes olmaktır. İyi ki varsınız.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergercek.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.