Hayır, kimimiz için cümleye ilk başlama hali kimimiz için de dudaklarımızın arasından asla çıkamayan bir kelimedir.
En etkili iletişim yollarından biridir konuşmak. Konuşarak duygularımızı ifade eder, açıklar,
yönlendiririz karşımızdakini.
İletişimin en etkili, en sihirli iki kelimesi de evet ve hayırdır. İkisi de hem onay hem de ret olarak
karşımıza çıkabiliyor. Sadece iki kelimeyi kullanarak iletişimi başlatabiliriz de bitirebiliriz de.
Kelimeler, dudaklarımızdan süzülmeden önce biliş düzeyimizde saniyeler içerisinde süzgeçten geçer.
Anlatmak istediğimiz şeylerle ilgili geçmişimizde pek çok deneyimimiz olmuş, negatif veya pozitif pek çok etkisiyle karşılaşmışızdır. Bu kayıtların hepsini karşımıza alır, söylersek nasıl karşılanacağımızı, tepki mi yoksa onay mı alacağımızın muhakemesini yaparız.
Bu muhakeme sürecinde eğer onay cümlesi olan ‘evet’ kelimesini çok kullandıysak ve bunun
sonucunda; sömürüldüysek, haksızlığa uğradıysak, ciddiye alınmadıysak tekrar aynı tavırla
karşılaşmamak, saygınlığımızı kaybetmemek için evet den önce hayır demeyi tercih ederiz.
Hayır dedikten sonra biliş düzeyimizde muhakemesini yapar eğer bize uygun olduğuna karar verirsek; “normalde hayır ama bu seferlik evet olsun.” deriz.
Diğer taraftan da ‘hayır’ kelimesi kullanmaktan en çok korktuğumuz kelimelerin başında gelir.
İstemediğimizi, onaylamadığımızı belirtmek için kullandığımız bu kelime iletişim kurduğumuz kişiler tarafından, o duruma onay vermemişiz olarak algılanmayıp onların kişiliklerine hakaret, tümden reddediş olarak algılanabilir.
Hayır’ı bir cevap olarak kabul etmeyip istediğini alana kadar zorlayabilir, ısrar edip kibarca istediğini yapmasak bizi küsmekle, dışlamakla, sevmemekle tehdit edebilirler.
Sevdiğimiz, değer verdiğimiz kişileri kaybetmemek adına da çoğu kez hayır dediğimiz, hayır
diyeceğimiz pek çok şeye bu yüzden bizi mutsuz etme pahasına evet demek zorunda kalırız.
Ne zaman evet ne zaman hayır diyeceğimizin kararını biz veremiyorsak, toplumsal statümüz, iş, aile çevremizdeki rollerimiz, sevdiklerimizle ilişkilerimiz yüzünden duygularımızı net ifade edemiyor, kaybetmemek, üzmemek, üzülmemek için susuyorsak bir süre sonra iletişimden, kendimizden kopuk ve mutsuz olarak yaşamak zorunda kalırız maalesef.
Bu durum bizde öfke patlamalarına, kararsızlığa yol açabileceği gibi çözümü de çok basittir. Kendi biliş sürecimizde yaptığımız muhakemenin sonucunu uygulamak. Kendimizi yok sayarcasına sadece karşı tarafı düşünerek hareket etmek yerine içinde mutlu ve iç huzuruyla kalacağımız evet ya da hayır kelimesini seçmek ve kararlı olmak.
Kararlı olduğunuzu anlayan herkes bu durum karşında saygı duyacak ona uygun yeni iletişim modeli seçecektir.