HİZMETTEN ÇOK “İÇERİK” ÜRETİLİYOR

Birçok yerel yönetim, artık bir medya ajansı gibi çalışıyor. Park yapmaktan çok, parktaki çiçeklerin kuşbakışı drone görüntüsünü paylaşmak öncelik haline geldi. Açılış töreninden önce tanıtım videosu, sonra hikâye, ardından reel hazırlanıyor. Her etkinlik, bir “içerik stratejisine” göre planlanıyor.

Belediyelerin harcama kalemlerinde en çok dikkat çeken artış, dijital danışmanlık, PR ajansı ödemeleri, sosyal medya reklamları ve influencer iş birlikleri gibi giderlerde görülüyor. 2024 yerel seçimlerinden sonra bazı büyükşehir belediyelerinde bu alanlara ayrılan bütçeler iki katına çıktı.

Sosyal medyada viral olan projeler halkta her zaman karşılık bulmuyor. Bazı vatandaşlar, “Işıklandırma ve paylaşıma yapılan masrafla iki sokak asfaltlanırdı” diyerek eleştiriyor. Belediye bütçesinin ‘beğeni almak’ için değil, altyapı, ulaşım, çevre ve yaşam kalitesine yönelik kullanılması gerektiği vurgulanıyor.

İlk 5’teki büyükşehirlerin sosyal medya bütçeleri toplamda 500 milyon TL’yi aşıyor.

Belediye başkanlarının kişisel hesapları da profesyonel ekiplerce yönetiliyor.

Reklam harcamalarının önemli kısmı, kullanıcı davranış analizlerine ve “trend içeriklere” göre yönlendiriliyor.

Dijital görünürlük, çağın gerçeği. Ancak kamu kaynağının öncelik sırasına göre kullanılmaması, halkın güvenini zedeliyor. Belediyelerin görünür değil, görünür fayda üretmesi bekleniyor. Sosyal medya, bir arşiv değil; bir ayna olmalı: Gösterilenle yaşanan tutarlıysa anlamlıdır.