“Sen Üşümüyorsan Ben Donuyorum!”

Kış aylarında kalın giyinip hâlâ üşüyen biriyle, incecik montla dolaşan birini yan yana görmek mümkün.

Peki aynı sıcaklıkta bu kadar farklı hissetmek neden olur?

Bu sorunun cevabı sadece “zayıflık” ya da “kana karışmıyor” gibi halk arasında dolaşan cevaplarla sınırlı değil.

Vücut ısısını düzenleyen temel faktörlerden biri bazal metabolizma hızıdır.

Metabolizması yavaş çalışan kişiler, daha az ısı üretir. Ayrıca kas dokusu, ısı üretiminde aktif rol oynar. Bu nedenle kas oranı düşük olanlar daha fazla üşüyebilir.

Hipotiroidi (tiroid bezinin az çalışması) olan bireylerde, vücut fonksiyonları yavaşladığı için sürekli bir soğukluk hissi yaşanabilir. Aynı şekilde anemi (kansızlık) da dokulara oksijen taşınmasını engellediği için soğuk hissettirir.

Kadınlar erkeklere göre daha az kas kütlesine sahiptir.

Ayrıca hormonal dalgalanmalar (adet döngüsü, östrojen düzeyleri) vücut ısısını etkileyebilir.

Bu biyolojik farklar kadınların daha çabuk üşümesine yol açabilir.

Sürekli kaygı halinde olmak, damarların daralmasına neden olabilir. Bu da periferik bölgelerde (el, ayak) kan akışını azaltarak daha fazla üşüme hissine yol açar. Ayrıca depresyon gibi bazı psikolojik durumlarda da vücut ısısı regülasyonu bozulabilir.

Üşüme kişisel bir deneyimdir ve birçok faktörün bileşimidir.

Eğer ortam sıcakken bile aşırı üşüme hissi varsa, bu durumu hafife almamak gerekir.

Vücudun verdiği bu “soğuk” sinyaller, altta yatan bir dengesizliğin habercisi olabilir.