Artık kimse “ne izledin?” diye sormuyor.
Soru şu:
“Ne kadar sürede bitirdin?”
Eskiden bir diziyi haftada bir izlerdik.
Şimdi bir sezona bir gecede “gömülmek” marifet oldu.
Dijital platformlar sağ olsun, sabır değil, hız ödüllendiriliyor.
Ama sorun şu:
Hızlı tüketilen diziler, yavaşça unutuluyor.
Duygusu yok, derinliği yok, hafızası yok.
Bir karakter ölüyor, 5 dakika sonra bir sonraki bölüme geçiyoruz.
Bir sahne ağlatıyor, ama 2 saniye sonra önerilen başka bir içerikteyiz.
Artık duyguların değil, algoritmaların yönettiği bir izleme çağındayız.
Film izliyoruz ama oyuncunun gözünü değil, altyazının hızını takip ediyoruz.
Bir zamanlar replikleri ezberliyorduk, şimdi “geç” tuşuna basıyoruz.
Yani aslında izlemiyoruz.
Tüketiyoruz.
Ve esas mesele şu:
Ne izlediğimiz değil, neden izlediğimiz önemli.
Kaçmak için mi, anlamak için mi?
Oyalamak için mi, hissetmek için mi?
Bugün ekran başındaysan, kendine bir soru sor:
"Bu diziyi izliyorum, peki hayatımda hangi bölümü kaçırıyorum?"