Bazı sabahlar, bir şey başlamıyor.
Ama hiçbir şey de bitmiyor.
Öylece duruyorsun.
Bir cümle gibi…
Sonunda ne olduğunu sen de bilmiyorsun.
Ne bir “ama” var…
Ne bir “çünkü”…
Sadece boşluk.
Telefonu açmak istemiyorsun.
Camı açmak istemiyorsun.
Sanki hayatı da açmak istemiyorsun.
Ama işin garibi şu:
Kimse fark etmiyor.
Çünkü sen gülmeyi öğrendin.
Bitmemiş cümleleri başkalarına tamamlatmayı da...
Bugün böyleyim işte:
Ne tam bir sessizlik, ne tam bir bağırış.
Ne tam yalnız, ne tam içinde biriyle.
Bitmemiş bir cümle gibiyim.
Belki de üç noktanın dördüncüsüyüm.