Bugün gazetelerin manşetlerinde yer bulan en olumlu haber, Galatasaray’ın Türkiye Kupası’nı kazanmasıydı. Tribünler coşkulu, ekran başındakiler sevinçli, başlıklar büyük puntolu: "Kupa Aslan’ın!"
Ama durup düşünelim…
Mesele gerçekten bir kupadan ibaret mi?
Bir futbol takımının başarısı, yitirdiğimiz umudu geri getirebilir mi?
Ya da sokakta iş bekleyen genç bir işsize, hayali kurutulmuş bir üniversite mezununa, bu zaferin payı düşer mi?
İşte tam da burada başlar "esas mesele".
Çünkü mesele yalnızca bir kupanın havaya kaldırılması değil…
Mesele, toplumun birlikte sevinmeye, aynı anda umutlanmaya ne kadar muhtaç olduğunu görmek.
Mesele, o kupada sadece bir takımın değil, bir ülkenin yeniden birlikte alkış tutabilme ihtimalini bulmak.
Ve elbette mesele şudur:
“Birlikte sevinebiliyorsak, hâlâ toparlanacak yanlarımız var demektir.”
Mesele nedir?
Mesele, kupadan çok; kupanın etrafında yeniden bir araya gelebilmektir.