Filistin…
Haritada küçücük bir yer. Ama vicdanın haritasında koca bir yara.
Her yeni haber, aynı eski acı: Yıkılan evler, ağlayan çocuklar, sessiz kalan dünya…
Herkesin sustuğu bir yerde, bir halk yıllardır bağırmadan direniyor.
Onlar taşla karşı koyuyor, biz ekrana bakıp iç geçiriyoruz.
Ama iç çekerek ne değişti şimdiye kadar?
Dünyada adaletin terazisi kırık.
Biri öldürünce "savunma",
diğeri karşılık verince "terör" deniyor.
Sözlükler bile güçlüden yana yazılmış sanki.
Filistinli çocuklar toprağa erken gömülüyor,
bizim çocuklar akşam ekran başında karne bekliyor.
Aradaki fark, sadece coğrafya mı?
Hayır.
Fark, susanların çokluğunda.
Vicdanını unutanların çoğalmasında.
Belki de artık Filistin için ağlamaktan çok,
sormamız gerekiyor:
"Bu ölümler neden hâlâ normalleştiriliyor?"
"Hangi çıkar, bir çocuğun gözyaşından daha değerli olabilir?"
"Ve biz... Hangi tarafa bakarak bu sorumluluktan kaçıyoruz?"