AFET SONRASI DOĞUM SONRASI DEPRESYONA DİKKAT: UZMANLARDAN ANNE VE BEBEK SAĞLIĞI İÇİN ORTAK ÇAĞRI
AFET SONRASI DOĞUM SONRASI DEPRESYONA DİKKAT: UZMANLARDAN ANNE VE BEBEK SAĞLIĞI İÇİN ORTAK ÇAĞRI
İstanbul Bilgi Üniversitesi, Uluslararası Aile Günü kapsamında afet sonrası dönemde doğum yapan kadınlarda görülebilecek doğum sonrası depresyona dikkat çeken bir seminer düzenledi. Uzmanlar, erken tarama, toplumsal farkındalık ve bütüncül bakımın önemine vurgu yaptı.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Afetler ve Ruhsal Travma Mükemmeliyet Alanı, Uluslararası Aile Günü kapsamında anlamlı bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. “Afetlerden Sonra Doğum Sonrası Depresyona Yaklaşım” başlıklı seminerde, afet sonrası dönemde doğum yapan annelerde görülebilecek doğum sonrası depresyon riski çok yönlü olarak ele alındı.
Seminerin moderatörlüğünü üstlenen BİLGİ Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zeynep Şimşek, afetlerin özellikle kadınların ve ailelerin ruh sağlığı üzerinde derin etkiler yarattığını belirtti.
“Doğum sonrası depresyonun aile hekimleri tarafından fark edilmesi, annelere yalnız olmadıklarının hissettirilmesi ve gerekirse destek kurumlarına yönlendirilmesi büyük önem taşıyor. Sağlık profesyonelleri arasındaki iş birliği bu sürecin sağlıklı yönetilmesinde kritik rol oynar.”
“YARDIM İSTEMEK GÜÇSÜZLÜK DEĞİL, GÜÇ KAZANMAKTIR”
Washington DC Çocuk Hastanesi Erken Çocukluk Kliniği’nden Psikiyatrist Dr. Hanife Nur Akal, doğum sonrası depresyonun hem anne hem de bebek için uzun vadeli riskler taşıdığına dikkat çekti.
“Eğer yeni doğum yapmış bir kadının sürekli üzgün olduğunu, uykusuzluk veya aşırı uyuma, bebeğe ilgisizlik ya da yoğun kaygı gibi davranışlar sergilediğini gözlemliyorsanız bu durum doğum sonrası depresyon belirtisi olabilir. Böyle durumlarda aile hekimine başvurmak şart. Yardım istemek bir zayıflık değil; aksine iyileşme yolunda bir adımdır.”
“ANNENİN İYİLEŞMESİ ZAMAN ALIR, BEBEĞİN BEKLEMEYE ZAMANI YOK”
Harvard Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Alexandra M. Harrison, depresyon yaşayan annelerin bebekleriyle kurduğu etkileşimlerde bozulmalar olduğunu ve bu durumun bebeğin duygusal, sosyal ve nörolojik gelişimini olumsuz etkilediğini vurguladı.
“Özellikle 20 yaş altı annelerde risk daha yüksek. ‘Dur, Bak ve Dinle’ yaklaşımıyla anne-bebek ilişkisi desteklenmeli. Bakım sadece annenin omzunda olmamalı; genişletilmiş bakım çemberi devreye girmeli.”
SAĞLIK SİSTEMİNDE BÜTÜNCÜL TAKİP ŞART
Aile Hekimi Dr. Ali Kanatlı, doğum öncesi ve sonrası süreçte kadınların biyopsikososyal bütünlük içinde izlenmesinin aile hekimliğinin temel görevlerinden biri olduğunu vurgulayarak; psikolog, hemşire, sosyal hizmet uzmanı ve çocuk gelişimcilerin ekip içinde birlikte çalışmasının önemini örneklerle aktardı.
TRAVMA BİLGİLİ BAKIM VE SAHA UYGULAMALARI
Psikolog Büşra Uğur, Prof. Dr. Zeynep Şimşek’in yürütücülüğündeki saha çalışmalarıyla elde edilen bulguları paylaşarak, travma bilgili bakımın depresyonu önlemede ve tedavide etkili olduğunu ifade etti.
Psikolog Zehra Kobu ise konteyner kentlerde yaşayan annelerle yapılan empatik görüşmelerin, psikolojik iyileşmeyi hızlandırmada belirleyici olduğunu dile getirdi.
SONUÇ: TOPLUMSAL FARKINDALIK VE DESTEK AĞLARI HAYAT KURTARIR
Uzmanlar, doğum sonrası dönemde kadınların yalnız bırakılmaması, ruhsal destek mekanizmalarının güçlendirilmesi ve toplumun bu konuda bilinçlendirilmesi gerektiğini belirtti. Afet sonrası süreçlerde, özellikle annelere yönelik destek hizmetlerinin yaygınlaştırılması gerektiği ortak görüş olarak öne çıktı.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.