Düşünmek, insanın en kıymetli eylemidir.
Günün koşuşturmacasında bazen durup kendimize sormamız gerekir: “Neden buradayım? Ne için uğraşıyorum? Gerçekten neyi önemsiyorum?”
Modern hayatın gürültüsünde bu sorular boğulabilir, ya da hızla geçiştirilebilir.
Ama sessizlikte yankılanan bu sorular, ruhun en derin köşelerinde büyür, filizlenir. Ve bazen küçük bir farkındalık anı, hayatın yönünü tamamen değiştirebilir.
“Düşünüyorum, öyleyse varım” derken Descartes, düşüncenin varoluşun temeli olduğunu vurgular.
Bugün biz de; anlam arayışımızda, doğayla, insanlarla, kendimizle bağ kurduğumuzda varlığımızı daha gerçek hissediyoruz.
Belki de esas mesele, düşünmeye vakit ayırabilmek, içsel sessizliği bulabilmek.
Çünkü ancak o zaman hayatın karmaşasında kaybolmadan, gerçek yolumuzu bulabiliriz.
Ve işte bu yüzden, düşünmek; sadece bir eylem değil, yaşamın ta kendisidir.
“Düşünmek, insanın kendisiyle yaptığı en derin sohbetin adıdır.”
— E.Y.