Gazeteciliğin özü gerçeği yakalamaktır. Ama bugün geldiğimiz noktada, gerçekler haber olmadan akıyor; halk sokakta, mutfakta, pazarda kendi manşetini yaşıyor.
Bugün emeklinin beklentisi bir açıklamayla değil, manavdaki etiketle değişiyor. Gençler üniversiteye değil, geleceksizliğe hazırlanıyor. “Türkiye Yüzyılı” manşetleri dolaşırken, yurttaş yüzyıllık hayal kırıklığıyla cebindeki bozukluğu sayıyor.
Bizim görevimiz, gürültünün içinden sesi, sisin içinden yolu göstermek. Bugün, ekranlara değil gözlere bakarak yazmalıyız. Çünkü haber, sadece aktarılan değil, yaşanandır.
Ve unutmayalım: Gazetecilik, kalemle değil, vicdanla yapılır.