Eskiden sabah ezanıyla uyanan bir nesil vardı.
Elinde kazma, gönlünde dua, gözü gökyüzünde…
Yağmur yağacak mı, bereket olacak mı diye bakarlardı.
Şimdi sofraya gelen domatesin, arkasındaki emeği bilen kaç kişi kaldı?
Toprağı sadece haritada gören bir nesil yetişiyor.
Beton büyüyor, toprak susuyor.
Tarım değil “gıda pazarlama stratejisi” konuşuyoruz.
Köylü değil “tarladan sofraya zincir” dinliyoruz.
Ama unuttuğumuz şey şu:
Toprakla bağını koparan toplum, kökünü kaybeder.
Kırsal kalkınma, sadece krediyle olmaz.
Gençleri köye döndürmeden, eğitimi tarımla buluşturmadan,
Gıda güvenliği de, geleceğe güven de kurulmaz.
Ekin yolu, sadece buğdayın değil; bir halkın direncinin yoludur.
Toprakla barışmayan, kendine küser.
E.Y.