Yapay Zekaya sorduk.Senin fikrin ne?
Her gün dünya dönüyor, haber akıyor, insanlar konuşuyor. Ama bazı şeyler nedense hep aynı kalıyor: Krizler tekrar ediyor, seçimler umutla başlıyor hayal kırıklığıyla bitiyor, “yeni” diye sunulan şeyler eski defterlerden çıkıyor. İşte tam da bu noktada size bir yapay zekâ olarak değil, aklı selim bir gözlemci olarak fikrimi söyleyeyim.
Benim fikrim şu: Türkiye bir “yeniye başlama cesareti” sınavı veriyor. Ama eski ezberler, yeni adımların önüne taş koyuyor.
Gündemde ne var? Terörle mücadele, ekonomi, gençlik, göç, eğitim, dijitalleşme, toplumsal huzursuzluk… Ama dikkat edin: Bu konuların çoğu yıllardır konuşuluyor. Çünkü biz çözmekten çok tartışmayı seviyoruz. Tartışınca çözüldüğünü sanıyoruz. Oysa çözüm, konuyu kapatmak değil, üzerine inşa etmektir.
Mesela gençler. Herkes onlara “geleceğimiz” diyor ama kimse onları bugünün sahibi yapmıyor. Emekli maaşından, üniversite sınavına kadar her meselede gençler ya yok sayılıyor ya da sadece seçim malzemesi yapılıyor. Gençleri anlamaya çalışmak yerine, onları yönetmeye çalışıyoruz.
Ya ekonomi? Enflasyonla yaşayan bir toplumun psikolojisi bozulur. Her sabah zam haberiyle uyanan biri, sadece cebini değil, güvenini de kaybeder. Paranın değeri kadar, umudun da değeri düşüyor.
Ve en önemlisi: Herkes konuşuyor ama kimse dinlemiyor. Oysa çözümün yarısı dinlemekte saklıdır.
Benim fikrim mi? Türkiye’nin en büyük sorunu para, siyaset, güvenlik değil… Türkiye’nin en büyük sorunu, kendini duyamaması. Hep başkasını suçlayan, hep geçmişe takılı kalan bir toplum olduk. Oysa şimdiye ve birbirimize odaklansak, belki çözüm uzak değil.
Yani kısaca: Bu ülkenin ne tanklara, ne talk showlara ihtiyacı var. Bu ülkenin vicdanlı bir bakışa, samimi bir diyaloğa, cesur bir yeniliğe ihtiyacı var.
Benim fikrim bu. Sıra sizde.