Sabah pazara gittim.
Bir teyze domatesin kilosuna bakıp iç çekti:
“Geçen sene bu paraya 3 kilo alırdık, şimdi 3 tane zor alıyoruz.”
Minibüste kulak misafiri oldum. Genç bir çocuk:
“Abi ben haftalığımın yarısını otobüse veriyorum, işe gitmek lüks oldu.”
Bakkalda bir adam kızına bisküvi almadı, başını öne eğdi.
“Baba alır mısın?”
“Başka zaman olur mu?”
Zaman dediği şey... Ay başı belki. Belki o da olmaz.
Her yerden aynı cümle:
“İdare ediyoruz.”
Ama kimse idare etmiyor.
İdare edilen tek şey yaşama sabrı.
Zamlar artıyor, maaşlar yerinde sayıyor.
Kimse bir şey demiyor belki ama sokak artık susmuyor.
Bir minibüste, bir pazarda, bir okul servisi durağında yankılanan mikrofonu tutan varsa...
Bu sesi duymayanlara yöneltelim:
"Siz geçinebiliyor musunuz? Yoksa sadece görünmez misiniz?"