Ekranların en kırılgan gücü: Nisan Akyol'un psikolojik portresi

“Eşref Rüya” dizisindeki Nisan karakterini psikolojik açıdan mercek altına aldık. Psikolojik Danışman Gizem Aksümer, Nisan’ın iç dünyasını, savunma mekanizmalarını ve karanlıkla sanatı arasında sıkışmış ruh halini tüm yönleriyle yorumladı.

“Ya hep ya hiç diyen bir kadın izliyoruz” – Psk. Dan. Gizem Aksümer   – Gizem Hanım, Nisan Akyol karakterini nasıl tanımlarsınız?   Gizem Aksümer: Nisan Akyol, sakin bir hayattan çıkıp karanlık ve karmaşık bir dünyaya adım atmış bir karakter. Sanata tutunan ama iç dünyasında çok derin çatışmalar yaşayan biri. Onun psikolojisini anlamak için sadece yüzeyde gördüklerimize değil, geçmişte yaşadığı travmalara da bakmak gerek.   – Bu travmalar davranışlarına nasıl yansıyor?   G.A.: Nisan’ın otomatik düşüncelerinde “ya hep ya hiç”, “felaketleştirme”, “zihin okuma” gibi bilişsel çarpıtmalar görüyoruz. BDT (Bilişsel Davranışçı Terapi) açısından bakarsak, kaçınma davranışları, yalan söyleme ve izolasyon gibi davranış kalıpları dikkat çekiyor.   – Psikanalitik açıdan nasıl bir profil çiziyor bize Nisan?   G.A.: Freudyen bakış açısıyla Nisan'ın ego ile süperego arasında sıkıştığını görüyoruz. Bastırma, inkar, yansıtma gibi savunma mekanizmaları sıkça devrede. Çocukluk travmaları ve bilinçdışı çatışmalar karakterin motivasyonlarında belirleyici oluyor. Onun idealist görüntüsünün ardında aslında derin bir huzursuzluk yatıyor.   – İzleyiciyi bu kadar içine çeken şey sizce nedir?   G.A.: Nisan karakteri çelişkilerle dolu. Güçlü görünüyor ama kırılgan, aşık ama temkinli, dürüst ama zaman zaman manipülatif. Bu ikilikler izleyicide hem empati hem de merak uyandırıyor. Kendi içsel yolculuğumuzdan parçalar buluyoruz.   – Son olarak, sizce Nisan mutlu olabilir mi?   G.A.: Eğer içsel çatışmalarıyla yüzleşip geçmişini kabul etmeyi başarırsa evet, mutlu olabilir. Ama bunun için önce kendisini olduğu gibi görmesi gerek.