KENDİNİ TANIMANIN PENCERESİ: JOHARİ MODELİNE DERİN BİR BAKIŞ

RÖPORTAJLAR 04.08.2025 - 14:37, Güncelleme: 04.08.2025 - 15:21 494 kez okundu.
 

KENDİNİ TANIMANIN PENCERESİ: JOHARİ MODELİNE DERİN BİR BAKIŞ

Kişiyi tanımak ve anlamak üzerine yola çıktığımızda, karşımıza sıklıkla çıkan kavramlardan biri de “Johari Penceresi” oluyor. Uzm. Psk.Dan. Eylül Esra Aksoy ile bu modeli konuştuk. Kendimizi ve başkalarını daha iyi anlayabilmek için bu pencereye birlikte baktık.
  – Eylül Hanım, öncelikle Johari Penceresi nedir? Bize bu modeli kısaca anlatabilir misiniz? Uzm. Psk.Dan. Eylül Esra Aksoy: Johari Penceresi, 1950’li yıllarda Amerikalı psikologlar Joseph Luft ve Harry Ingham tarafından geliştirilmiş bir model. Aslında çok basit ama etkili bir araç. İnsanların kendilerini tanıma biçimlerini ve diğerleriyle kurdukları iletişimi dört ana alana ayırarak inceler: açık alan, kör alan, gizli alan ve bilinmeyen alan. Bu dört alan; bizim kendimizi nasıl gördüğümüz, başkalarının bizi nasıl algıladığı, neleri paylaştığımız ya da gizlediğimiz gibi çok temel kavramları içerir. – Bu dört alan ilişkilerimizi nasıl etkiliyor? Eylül Esra Aksoy: Çok etkiliyor. Örneğin açık alan, hem bizim hem de başkalarının bildiği özelliklerimizden oluşur. Bu alan ne kadar genişse, iletişim o kadar sağlıklı ve şeffaf olur. Kör alan ise bizim farkında olmadığımız ama çevremizin net olarak gördüğü yönlerimizdir. Bu alanı küçültmenin yolu geri bildirim almaktır. Gizli alan, yalnızca bizim bildiğimiz ama başkalarına açmadığımız taraflarımızdır. Bu yönleri paylaşmak ilişkilerde güven ve derinlik kazandırır. Son olarak bilinmeyen alan, hem bizim hem başkalarının farkında olmadığı, potansiyellerimizin, bastırılmış duygularımızın bulunduğu bir bölgedir. Bu alan daha çok zamanla ve farkındalıkla keşfedilir. – Peki birey olarak bu pencereden nasıl faydalanabiliriz? Yani ne işe yarar bizim için? Eylül Esra Aksoy: Bu model bize hem özfarkındalık hem de empati kazandırır. Kendimizi başkalarının aynasında görmeyi, duygu ve davranışlarımızın nasıl yansıdığını anlamayı sağlar. Açık alanımızı genişlettikçe ilişkilerimiz daha güvenli hale gelir. Kör alanımızı fark ettikçe, daha az savunmacı oluruz. Gizli yönlerimizi doğru insanlarla paylaştıkça bağ kurarız. Ve bilinmeyen alandaki potansiyelimizi keşfettikçe gelişiriz. Yani Johari Penceresi sadece iletişim modeli değil, aynı zamanda kişisel gelişim aracıdır. – Bu modelin terapötik süreçte yeri nedir? Danışanlarınızla kullanıyor musunuz? Eylül Esra Aksoy: Kesinlikle. Özellikle kişilerarası ilişkilerde sorun yaşayan, benlik algısı ile ilgili zorluklar yaşayan bireylerle çok işe yarıyor. Bazen kişi kendisiyle ilgili bazı gerçekleri fark etmiyor; ya da gizlediği şeylerin ilişkilerine nasıl zarar verdiğini göremiyor. Bu modeli kullanarak danışanın kendini daha objektif değerlendirmesine destek oluyoruz. Ayrıca bireyin geri bildirimleri nasıl alıp işlediği konusunda da çok değerli farkındalıklar sağlıyor. – Peki sizce günümüz insanı neden kendini tanımakta bu kadar zorlanıyor? Eylül Esra Aksoy: Çünkü çok hızlı yaşıyoruz ve çoğunlukla dışarıya odaklıyız. Sosyal medya, başarı yarışı, görünürlük kaygısı… Tüm bunlar bizi sürekli dış dünyanın beklentilerine yönlendiriyor. İçimize dönmekten kaçıyoruz. Kendimizi tanımak cesaret ister. Çünkü bazen o pencereden dışarı bakarken hoşumuza gitmeyen şeyler görebiliriz. Ama işte gerçek değişim de orada başlar. Bu yüzden Johari Penceresi gibi araçlar, iç görü kazandırmak açısından çok değerli. – Son olarak okuyucularımıza bu modeli hayatlarına nasıl dahil etmeleri gerektiğiyle ilgili bir öneriniz olur mu? Eylül Esra Aksoy: Küçük bir adımla başlayabilirler. Güvendikleri bir arkadaşlarından kendileriyle ilgili dürüst bir geri bildirim istesinler. Sonra bunu yargılamadan dinlesinler. Ve kendileri hakkında kimseyle paylaşmadıkları bir yönlerini anlatmayı denesinler. Belki bir korku, belki bir hayal… Bu küçük egzersizler, penceredeki açık alanı büyütür ve içsel yolculukta yeni kapılar açar. Unutmayalım: Kendini tanıyan insan, daha iyi sever, daha sağlıklı ilişki kurar ve daha anlamlı bir hayat yaşar..
Kişiyi tanımak ve anlamak üzerine yola çıktığımızda, karşımıza sıklıkla çıkan kavramlardan biri de “Johari Penceresi” oluyor. Uzm. Psk.Dan. Eylül Esra Aksoy ile bu modeli konuştuk. Kendimizi ve başkalarını daha iyi anlayabilmek için bu pencereye birlikte baktık.

 

– Eylül Hanım, öncelikle Johari Penceresi nedir? Bize bu modeli kısaca anlatabilir misiniz?

Uzm. Psk.Dan. Eylül Esra Aksoy:
Johari Penceresi, 1950’li yıllarda Amerikalı psikologlar Joseph Luft ve Harry Ingham tarafından geliştirilmiş bir model. Aslında çok basit ama etkili bir araç. İnsanların kendilerini tanıma biçimlerini ve diğerleriyle kurdukları iletişimi dört ana alana ayırarak inceler: açık alan, kör alan, gizli alan ve bilinmeyen alan. Bu dört alan; bizim kendimizi nasıl gördüğümüz, başkalarının bizi nasıl algıladığı, neleri paylaştığımız ya da gizlediğimiz gibi çok temel kavramları içerir.

– Bu dört alan ilişkilerimizi nasıl etkiliyor?

Eylül Esra Aksoy:
Çok etkiliyor. Örneğin açık alan, hem bizim hem de başkalarının bildiği özelliklerimizden oluşur. Bu alan ne kadar genişse, iletişim o kadar sağlıklı ve şeffaf olur.
Kör alan ise bizim farkında olmadığımız ama çevremizin net olarak gördüğü yönlerimizdir. Bu alanı küçültmenin yolu geri bildirim almaktır.
Gizli alan, yalnızca bizim bildiğimiz ama başkalarına açmadığımız taraflarımızdır. Bu yönleri paylaşmak ilişkilerde güven ve derinlik kazandırır.
Son olarak bilinmeyen alan, hem bizim hem başkalarının farkında olmadığı, potansiyellerimizin, bastırılmış duygularımızın bulunduğu bir bölgedir. Bu alan daha çok zamanla ve farkındalıkla keşfedilir.

– Peki birey olarak bu pencereden nasıl faydalanabiliriz? Yani ne işe yarar bizim için?

Eylül Esra Aksoy:
Bu model bize hem özfarkındalık hem de empati kazandırır. Kendimizi başkalarının aynasında görmeyi, duygu ve davranışlarımızın nasıl yansıdığını anlamayı sağlar. Açık alanımızı genişlettikçe ilişkilerimiz daha güvenli hale gelir. Kör alanımızı fark ettikçe, daha az savunmacı oluruz. Gizli yönlerimizi doğru insanlarla paylaştıkça bağ kurarız. Ve bilinmeyen alandaki potansiyelimizi keşfettikçe gelişiriz. Yani Johari Penceresi sadece iletişim modeli değil, aynı zamanda kişisel gelişim aracıdır.

– Bu modelin terapötik süreçte yeri nedir? Danışanlarınızla kullanıyor musunuz?

Eylül Esra Aksoy:
Kesinlikle. Özellikle kişilerarası ilişkilerde sorun yaşayan, benlik algısı ile ilgili zorluklar yaşayan bireylerle çok işe yarıyor. Bazen kişi kendisiyle ilgili bazı gerçekleri fark etmiyor; ya da gizlediği şeylerin ilişkilerine nasıl zarar verdiğini göremiyor. Bu modeli kullanarak danışanın kendini daha objektif değerlendirmesine destek oluyoruz. Ayrıca bireyin geri bildirimleri nasıl alıp işlediği konusunda da çok değerli farkındalıklar sağlıyor.

– Peki sizce günümüz insanı neden kendini tanımakta bu kadar zorlanıyor?

Eylül Esra Aksoy:
Çünkü çok hızlı yaşıyoruz ve çoğunlukla dışarıya odaklıyız. Sosyal medya, başarı yarışı, görünürlük kaygısı… Tüm bunlar bizi sürekli dış dünyanın beklentilerine yönlendiriyor. İçimize dönmekten kaçıyoruz. Kendimizi tanımak cesaret ister. Çünkü bazen o pencereden dışarı bakarken hoşumuza gitmeyen şeyler görebiliriz. Ama işte gerçek değişim de orada başlar. Bu yüzden Johari Penceresi gibi araçlar, iç görü kazandırmak açısından çok değerli.

– Son olarak okuyucularımıza bu modeli hayatlarına nasıl dahil etmeleri gerektiğiyle ilgili bir öneriniz olur mu?

Eylül Esra Aksoy:
Küçük bir adımla başlayabilirler. Güvendikleri bir arkadaşlarından kendileriyle ilgili dürüst bir geri bildirim istesinler. Sonra bunu yargılamadan dinlesinler. Ve kendileri hakkında kimseyle paylaşmadıkları bir yönlerini anlatmayı denesinler. Belki bir korku, belki bir hayal… Bu küçük egzersizler, penceredeki açık alanı büyütür ve içsel yolculukta yeni kapılar açar. Unutmayalım: Kendini tanıyan insan, daha iyi sever, daha sağlıklı ilişki kurar ve daha anlamlı bir hayat yaşar..

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergercek.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.