Bir sabah uyandınız ve kahvenizi içerken aynı şarkıyı açtınız.
Aynı kupayla. Aynı pencerenin kenarında. Aynı düşüncelere daldınız.
Bu bir tesadüf mü? Alışkanlık mı?
Yoksa bilinçaltının yönetimi mi?
Modern psikoloji artık şu gerçeği inkâr edemiyor:
Bilinçaltı, kararlarımızda sandığımızdan çok daha etkin.
Hatta çoğu zaman seçim yaptığımızı sanırken, aslında çoktan seçilmiş olanın yolunda yürüyoruz.
Freud’un teorisinden bu yana, buzdağının görünmeyen kısmı olarak tanımlanan bilinçaltı, duygularımızı, korkularımızı, travmalarımızı sakladığımız yerdir.
Ama bu “saklama” pasif değildir; tam aksine yönlendirme içerir.
Mesela;
– Neden aynı tip insanları tekrar tekrar hayatımıza alırız?
– Neden bazı korkularımızın kaynağını bile hatırlamayız ama onlar bizi yönetmeye devam eder?
– Neden bazı tepkilerimiz bize bile “anlamsız” gelir?
Cevap: Bilinçaltı yazılımlar.
Peki ne yapmalı?
-
Kendimizi gözlemlemeliyiz.
Tepkilerimiz, seçimlerimiz, tekrar eden döngüler… -
Yüzleşmeyi seçmeliyiz.
Her bastırılmış duygu, bir gün başka kılıkla geri döner. -
Bilinçli farkındalık (mindfulness) pratiği ile bugünde kalabilmeyi öğrenmeliyiz.
Çünkü bilinçaltı, sessiz ama etkili bir yazılımdır. Ve güncelleme yapılmadığında, hayatın eski versiyonunda takılı kalırız.
“İnsan, çoğu zaman kendine ait olmayan kararların peşinden gider.”