Tahta var, sıra var, zil var.
Ama öğrenen yok.
Koca bir sistemin ortasında, çocuklar her sabah çantalarını değil, hayal kırıklıklarını taşıyor.
Ders kitapları kalın, zihinler yorgun.
Müfredat ezberle dolu, ama hayatla ilgisi yok.
Test çözen gençler, hayat sorularında sınıfta kalıyor.
Öğretmen yorgun, veli umutsuz, öğrenci kayıp.
Her sınav bir sıralama, her başarı bir etiket.
Oysa kimse kimsenin kalbine, yeteneğine, karakterine bakmıyor.
Eğitim, sadece diploma üretme makinesine dönüştü.
Okul bitince iş yok, umut yok, yön yok.
Ve en acısı: Sorgulayan birey değil, itaat eden kitle yetiştiriliyor.
Sisteme adapte olanlar ödüllendiriliyor, soru soranlar susturuluyor.
Ama kimse fark etmiyor: Ezber, merakı öldürür.
Ve merakın öldüğü yerde ilerleme olmaz.
Esas mesele nedir?
Eğitimin değil, sadece sınavların ciddiye alınmasıdır.