Okullar kapandı, defterler rafa kaldırıldı.
Veliler rahatladı, öğrenciler coştu.
Ama unutmamalıyız: Yaz tatili sadece bir “durak” değil, bir “yön” meselesidir.
Çünkü üç ay boyunca çocuklara ne sunulursa, o iz kalır.
Sadece tablete bakan, sadece uyuyan ya da sadece ders çalışan bir çocuk, tatilin değil bir tür “askıya alınmış zamanın” içinde kaybolur.
Tatil demek keşif demek:
Yeni bir kitapla tanışmak…
Bir karınca yuvasını izlemek…
Gölgenin sabah ve akşam nasıl değiştiğini fark etmek…
Yani öğrenmenin yapı taşları, bazen okulun dışında atılır.
Bazen bir dede masalında, bazen bir sahil yürüyüşünde, bazen de ilk kez kendi başına hazırlanmış bir kahvaltıda…
Öğrenme, sadece sınıfta olmaz.
Ve bazen en kalıcı bilgiler, not defterine değil, hayatın içine yazılır.
"Tatil, zihni boşaltmak değil; hayatı başka gözle okumayı öğrenmektir."
– E.Y.