Geçenlerde telefonumla göz göze geldik.
Evet, bildiğiniz bakıştık. O bana "Pil yüzde 3" dedi, ben ona "Ben de yüzde 3’üm zaten!" dedim.
Karşılıklı tükeniyoruz…
Bir arkadaşım “Ben dijital detoks yapıyorum” dedi.
Helal olsun! Ne yapıyorsun dedim. “Instagram’ı bir günlüğüne sildim, TikTok’a ara verdim, ama WhatsApp mecbur ya…” dedi.
Yani, içtiği kolaya şekersiz limon sıkan türden bir detoks.
Bir başkası, meditasyon uygulaması açıp, “Sessizliğe geçiyorum” dedi.
Arka planda ise Spotify’dan "En Güçlü Motive Edici Marşlar 2025" çalıyor…
Hem sessiz hem marşlı nasıl olur, bilemedim.
Bizim mahalledeki amca "Ben de dijital detoks yapıyorum" dedi. "Nasıl?" dedim. "Cep telefonunu gün boyu evde unutuyorum.
Ama sabah 05:30'da sim kartı çıkarıyorum ki EM dalgaları beynimi yıkamasın!"…
Dedem Elon Musk'tan daha ileri.
Şunu anladım:
Dijital detoks dediğin, 2 saat telefonuna bakmayınca gözünün önünde beliren Instagram logosunu es geçebilmektir.
Sosyal medya bildirimleri kapalıysa, ama kalbin hâlâ "biri like'ladı mı acaba?" diye atıyorsa, senin detoksun çaya limon sıkmak gibidir!
Ama yine de vazgeçme…
Detoks yapamıyorsan, bari haftada bir telefonuna "Seninle bir mesafeye ihtiyacım var" mesajı at.
Kim bilir, belki o da titreşimle cevap verir: “Ben de.”