“Bir yerden değil de, bir hâlden göçmek daha zordur.”
Yüzyıllar boyu göçebe topluluklar, yeni bir yaşamın peşinde dağları, ovaları aşarken hep bir şeylerini arkada bırakmışlardır.
Mal, mülk değil; kokular, alışkanlıklar, sesler…
Bugünün modern insanı ise valiziyle değil, ruhuyla göç ediyor.
Peki bu göç, bir kader mi, yoksa bilinçli bir tercih mi?
YER DEĞİL, YÖN DEĞİŞTİRMEK
Göç artık sadece ülkeler, şehirler arası değil; ilişkilerden, kimliklerden, mesleklerden bile kaçış hâline dönüştü.
Hâl değiştiriyoruz. Sık sık...
Kendimize bile yabancılaştığımız bir çağda, sadakati değil “yeniden başlama”yı kutsuyoruz.
KAYBOLAN AİDİYET DUYGUSU
Bir yere ait olamamanın huzursuzluğu, derin bir yalnızlığı getiriyor.
Göçebe ruh, ne bir limana yanaşabiliyor, ne de fırtınadan korunabiliyor.
Modern göçebenin pusulası bozuk; yönü belirsiz...
KENDİNE DÖNÜŞÜN HARİTASI
-
İçsel bir harita çizmek gerek.
-
Nereden geliyoruz ve nereye gitmek istiyoruz?
-
Göçmeden önce niyetimizi, dönüşmeden önce kimliğimizi sormalıyız.