Bazı cümleleri hiç kurmayız.
Çünkü kurarsak kırılırız,
ya da bir daha toparlayamayız…
Kadınların göğsünde biriken o cümlesiz sessizlikleri düşünün.
Bir çocuğa sabırla bakarken,
bir sevgiliye gülümserken,
bir dostu uğurlarken…
Dudak kıpırdamaz, ama içte çok şey konuşulur.
Her Kadın Bir Hikâyedir
Hikâyelerin çoğu anlatılmaz.
Anlatılsa eksik kalır,
anlatılmasa içinde büyür,
büyüdükçe kadını içten içe küçültür.
Bazen bir kadın, sadece susar.
Çünkü susmak hayatta kalmanın en pratik şeklidir.
Ama o suskunluk, gece olunca konuşmaya başlar:
“Ben neydim, ne oldum?
Kimdim, şimdi kime dönüştüm?”
Ve en çok da şunu fısıldar:
"Ben hâlâ var mıyım?"
Hayatın İçindeki Kadın
Kadın; evde, işte, yolda, okulda…
Her yerde var.
Ama en çok kendi içinde kayıp.
Çünkü bir kadının en zor yürüdüğü yol,
başkalarından değil,
kendinden vazgeçtiği patikadır.
Her kadının içinde sesi kısılmış bir kız çocuğu vardır.
Ve hayat, o çocuğun yeniden konuşmasına izin verince başlar.