Birçok kadın, “Güçlü olmalıyım” cümlesinin altında eziliyor.
Peki ya onların duymaya en çok ihtiyaç duyduğu şey sadece bir “Senin de hakkın var” cümlesi olabilir mi?
Güçlü Kadın Mitinin Sessiz Bedeli
Toplum, kadınlara güçlü olmayı öğütlerken onlara nasıl kırılacaklarını, yorulduklarında nasıl dinleneceklerini öğretmedi.
“Sen halledersin”, “Sen yaparsın” gibi cümleler kadınların iç sesine dönüştü.
Ve bu ses zamanla yorulmayı bile kendine yasakladı.
Oysa her insan gibi kadının da düşmeye, ağlamaya, dinlenmeye hakkı var.
Ama bu haklar, çoğu zaman kendi iç mahkemelerinde “zayıflık” olarak yargılanıyor.
Görünmeyen Emek, Görünmeyen Yorgunluk
Kadınların yaptığı işler çoğu zaman görünmezdir.
Evdeki düzeni sağlamak, çocukların ihtiyaçlarını düşünmek, yaşlı bir yakının yükünü taşımak…
Bunlar takvimlere yazılmaz, ama zihne kazınır.
Ve işin kötüsü: Bu görünmeyen yükün bir bedeni vardır.
Tükenmişlik. Sessiz öfke. Kendini suçlama.
Peki Ne Yapmalı?
İlk adım: Kendi duygularını tanımak. Her zaman güçlü olmak zorunda olmadığını kabul etmek.
“Hayır” demeyi öğrenmek.
İkinci adım: Kadının kadına destek olduğu bir çevre inşa etmek.
Çünkü dayanışma, yorgunlukla savaşmanın en doğal ilacıdır.