Bir çocuğun ilk adımı mı başarıdır, yoksa Nobel almak mı?
Geceleri ağlamadan uyuyabilmek mi, yoksa milyonlara konuşabilmek mi?
Toplum bize “başarı”yı yüksek notlar, büyük paralar, alkışlar ve kalabalıklar olarak öğretti.
Ama kimse anlatmadı sabahın köründe uyanıp işe giden bir annenin her gün yeniden “başardığını”...
Kimse anlatmadı kaygılarıyla baş etmeye çalışan bir gencin, yatağından kalkıp günle yüzleşmesini...
Belki de başarı, “kazanmak” değil, “devam etmek”tir.
Belki de başarı, herkesin koştuğu yolda değil, kimsenin yürümediği bir patikada yürümeyi seçmektir.
Kimi için yüksek lisans diploması, kimi için dışlanmadan yaşamak.
Ve belki de en sessiz başarı, hayatta kalabilmektir.
Her şeye rağmen, kimseye çaktırmadan, başını dik tutabilmek.
Çünkü başarı, dışarıdan görünmez her zaman.
Ama içeride, bir yerlerde çok şey değiştirebilir.
“Bazıları zirvede yalnız kalır, bazılarıysa dibe inmeden kendini bulamaz.”
– E.Y.