Bir aynaya değil, bir insana baktığımızda da kendimizi görmeye çalışırız.
Onay bekleriz.
Takdir, beğeni, ilgi…
Hatta bazen eleştiriyi bile severiz.
Çünkü o bile fark edilmenin bir şeklidir.
Ama sence de garip değil mi ?
Kendi iç sesimizden önce başkasının yüz ifadesine göre kendimizi anlamaya çalışıyoruz.
Sanki biz değiliz kendimizi tanıyacak olan.
Sanki biz, ancak başkasının “gözlük numarasıyla” netleşiyoruz.
Peki ya o gözlük bozuksa?
Ya da bilinçli çarpıksa?
Düşünsene:
Yalnız kaldığında kendini kötü hisseden,
Sessizlikte boşluk sanan,
Aynada değil, ekranda kendine inanan kaç insan var artık?
Halbuki mesele şu kadar sade aslında:
Kendi gözümüzle kendimize bakmayı öğrenmeden, dünyanın tüm onayları boş gelir.
Başkası seni değil, sen kendi içini tanırsan özgürsün.
SORU:
Sen en son ne zaman kendine kendin baktın?
Aynaya değil, aynılıklarına değil...
Kendine.