Bir odada iki insan…
Biri konuşur, diğeri susar. Konuşan kelimelere tutunur, sustukça kayar ellerinden.
Susansa bakar sadece, öylece, bir kelime bile savurmadan karşıya.
Ve çoğu zaman, o susan anlatır en derinini.
İletişim çağında yaşıyoruz, ama iletişimsizlik duvarlarının arasında.
Cümleler bol, ama anlam yok. Herkes konuşuyor, ama kimse duymuyor.
İşte tam burada başlar "sessizliğin dili.
" Çünkü bazen bir bakış, bin cümleyi gölgede bırakır.
Bazen bir omuz silkişi, bir kitabı özetler.
Ve bazen hiçbir şey söylememek, her şeyi anlatmanın tek yoludur.
Bugün biri size sessiz kaldıysa, hemen “duvar örüyor” demeyin.
Belki de duvar değil, bir pencere açıyor: Fikir penceresi. Belki o pencerenin camına vuran düşünceleri görmek, duyduklarımızdan daha kıymetlidir.
Bir dahaki sefere biri sustuğunda, onun sessizliğini dinlemeyi deneyin.
Belki o sessizlikte kendinizle de karşılaşırsınız.