Gözümüz hep sahip olmakta. Ev, araba, diploma, unvan…
Ama ruhumuz başka bir şey arıyor:
O evin kokusu, o arabanın götürdüğü yer, o unvanın taşıdığı anlam…
Bir çiçeği satın almak mı mutlu eder insanı,
yoksa bir kırın ortasında o çiçeği görüp iç geçirebilmek mi?
Modern hayat sahip olduklarımızla tanımlar bizi.
Ama içimizdeki çocuk hâlâ sadece hissetmek istiyor.
Yani mesele şu:
Cebimizde ne olduğundan çok, kalbimizde neyin kıymetli olduğu.