İnsan garip bir varlık...
Başarılarını sergilemekte acele eder ama hatalarını sanki çürük bir meyve gibi saklar.
Oysa başarı, hataların üstüne inşa edilen bir kule değil midir?
Çocukken yere düştüğümüzde ağlamadan önce çevremize bakarız; biri gördüyse utanırız, görmediyse kalkar geçeriz.
Bu refleks yıllar içinde büyür, derinleşir.
Artık düşüşlerimizi bile planlıyoruz: Kimin yanında düşülür, kimin yanında güçlü görünülür?
Ama en çok kendimizden saklıyoruz hataları.
Çünkü yüzleşmek, itiraf etmek kadar zor gelir.
Sanki eksik olduğumuzu kabul edince insanlığımız da eksilir gibi...
Oysa hataları saklamak, iyileşmeyi geciktirir.
Ve bazen bir yara sadece görülmek ister.
“Yaralarını gizleyen, iyileşme hakkını erteleyen insandır.”
– E.Y.