Hayati Işık
Köşe Yazarı
Hayati Işık
 

Bütün Kadim Hikâyeler Bir Yolculukla Başlar

Ve her yolculuk, insanın kendine yaklaşma çabasıdır… Yola düşmeden hikâye yazılmaz. Gidilmeden görülmez, sorulmadan bilinmez, terlemeden anlaşılmaz. İşte bu yüzden bütün kadim hikâyeler, bir yola çıkışla başlar. Bir adım, bir terk ediş, bir bilinmeze yöneliş… Kimi zaman Hz. Musa gibi bir vadide, Kimi zaman Yunus gibi bir balığın karnında, Kimi zaman da Yusuf gibi bir kuyuda başlar yol. Ama mutlaka başlar. Çünkü hakikat durağında değil, yolun kendisinde gizlidir. Yol, sadece mesafe değildir Bugün yolculuk deyince aklımıza uçak bileti, valiz ya da tatil gelir oldu. Oysa eski zamanlarda yolculuk bir ibadetti, bir dönüşümdü. Giden kişi dönerdi ama aynı kişi olarak değil. Yol, yalnızca coğrafyayı değil; ruhu da değiştirirdi. Bir insan yola çıktığında ardında sadece evini değil, alışkanlıklarını, ezberlerini, konforunu da bırakırdı. Ve işte o boşlukta büyürdü insan. Yola çıkan kaybolmaz, yenilenir Kadim anlatılarda hiçbir kahraman yerinde durarak büyümez. Kimi dağa çıkar, kimi çöle düşer, kimi bir gurbetin ortasında kalır. Ama her biri sonunda bir gerçeği getirir geri. Kendine dair bir parça. İnsanlığa dair bir sır. Ve bu yüzden, her yolculuk kutsaldır. Çünkü dışarıya atılan her adım, içeride atılan bir adımdır aslında. Yani insan gide gide… kendine varır. Peki ya biz? Bugün çok gidiyoruz ama az yolculuk yapıyoruz. Çünkü niyetimiz eksik. Sorgumuz yok. Yola çıkarken neyi aradığımızı bilmiyoruz. Ve neyi bulunca döneceğimizi de… Belki de bu yüzden bütün kadim hikâyeleri yeniden okumalıyız. Hikâyenin değil, yolculuğun hikmeti için. “Yola çıkanın hikâyesi olur; yerinde sayanın yalnızca bahanesi.”
Ekleme Tarihi: 29 Temmuz 2025 -Salı
Hayati Işık

Bütün Kadim Hikâyeler Bir Yolculukla Başlar

Ve her yolculuk, insanın kendine yaklaşma çabasıdır…

Yola düşmeden hikâye yazılmaz.
Gidilmeden görülmez, sorulmadan bilinmez, terlemeden anlaşılmaz.
İşte bu yüzden bütün kadim hikâyeler, bir yola çıkışla başlar.
Bir adım, bir terk ediş, bir bilinmeze yöneliş…

Kimi zaman Hz. Musa gibi bir vadide,
Kimi zaman Yunus gibi bir balığın karnında,
Kimi zaman da Yusuf gibi bir kuyuda başlar yol.
Ama mutlaka başlar.

Çünkü hakikat durağında değil, yolun kendisinde gizlidir.

Yol, sadece mesafe değildir

Bugün yolculuk deyince aklımıza uçak bileti, valiz ya da tatil gelir oldu.
Oysa eski zamanlarda yolculuk bir ibadetti, bir dönüşümdü.
Giden kişi dönerdi ama aynı kişi olarak değil.
Yol, yalnızca coğrafyayı değil; ruhu da değiştirirdi.

Bir insan yola çıktığında ardında sadece evini değil,
alışkanlıklarını, ezberlerini, konforunu da bırakırdı.
Ve işte o boşlukta büyürdü insan.

Yola çıkan kaybolmaz, yenilenir

Kadim anlatılarda hiçbir kahraman yerinde durarak büyümez.
Kimi dağa çıkar, kimi çöle düşer, kimi bir gurbetin ortasında kalır.
Ama her biri sonunda bir gerçeği getirir geri.
Kendine dair bir parça.
İnsanlığa dair bir sır.
Ve bu yüzden, her yolculuk kutsaldır.

Çünkü dışarıya atılan her adım, içeride atılan bir adımdır aslında.
Yani insan gide gide…
kendine varır.

Peki ya biz?

Bugün çok gidiyoruz ama az yolculuk yapıyoruz.
Çünkü niyetimiz eksik.
Sorgumuz yok.
Yola çıkarken neyi aradığımızı bilmiyoruz.
Ve neyi bulunca döneceğimizi de…

Belki de bu yüzden bütün kadim hikâyeleri yeniden okumalıyız.
Hikâyenin değil, yolculuğun hikmeti için.

“Yola çıkanın hikâyesi olur; yerinde sayanın yalnızca bahanesi.”

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergercek.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.