“Ağlayan bir çocuk, size bir problem çıkarmıyor; bir problemi dile getiriyor.”
Ağlayan, öfkelenen, susan ya da içine kapanan çocuklar…
Hepsi aslında bir şey anlatıyor.
Ama biz yetişkinler, bu duygusal mesajları çoğu zaman ya bastırıyor ya da görmezden geliyoruz.
Oysa çocuğun duygularını bastırmak değil, anlamlandırmak gerekir.
Duygular Bastırıldıkça Büyür
Bir çocuğa “Ağlama, utan!” dediğinizde o çocuk ağlamayı bırakmaz.
Ağladığını bastırır. Bastırılan duygular ise zamanla başka davranış bozuklukları şeklinde kendini gösterir: Öfke, içe kapanma, inatlaşma, aşırı duyarlılık…
Empati ile Başlayan Bir Yolculuk
Duygularını yönetebilen çocuklar, hayat boyu daha dirençli bireyler olurlar.
Ancak bu beceri onlara kendiliğinden gelmez.
Onlara duygularını tanımayı, isimlendirmeyi ve ifade etmeyi öğretmemiz gerekir. Bunun ilk adımı da empatiyle dinlemektir: "Evet, şu an çok öfkelisin. Anlıyorum."
Sağlıklı Bir Gelecek İçin
Bir çocuğun duygularını tanımasına yardımcı olmak, ona hayat boyu sürecek bir yolculukta pusula vermek gibidir.
Bu nedenle her ağlama krizinde, bir suskunlukta ya da haykırışta, çocuğunuz size bir mesaj veriyor olabilir: "Ben buradayım ve anlaşılmak istiyorum."
“Duygularını anlamayı öğrenen bir çocuk, yarın duygularla kavga etmeyen bir yetişkin olur.”