Bir çocuk yeni kardeşini ilk gördüğünde gözleri parlar... ta ki annenin kucağı hep o kardeşe ayrılana dek.
Sevgi bölünmez, deriz biz yetişkinler.
Oysa çocuk için bu, hayatının merkezini kaybetmek gibidir.
Kardeş kıskançlığı, çocuğun sevgiyi yeniden kazanma mücadelesidir.
Annesini paylaşamayan çocuk, öfke, ağlama, içe kapanma ya da dikkat çekme davranışlarıyla adeta “Beni de sev!” diye haykırır.
Ama bunu kelimelerle değil, davranışlarla yapar.
Peki ne yapmalı?
Çocuğun duygusunu küçümsememeli. “Kıskanma kardeşini” demek yerine, onun duygusunu anlamaya çalışmalı:
“Onu kucağıma aldığımda üzüldün mü?”
Bu tür sorularla duygusunu dillendirmesine izin vermek, iyileşmenin ilk adımıdır.
Ayrıca her çocuk için özel zaman ayırmak, “Sen benim için hâlâ çok özelsin” mesajını vermek gerekir.
Oyunun gücünü hafife almayın.
Onunla geçirilen 10 dakikalık kaliteli bir oyun, saatlerce nasihatten daha etkili olabilir.
Kardeş kıskançlığı bir sorun değil, doğal bir duygudur.
Yeter ki çocuk bu duygunun altında ezilmesin, sevgiyle büyütülsün.
“Kıskançlık, sevgiyi yitirmekten korkan minik bir kalbin sessiz feryadıdır.”