Zihin hep geçmişte ya da gelecekte gezinirken, hayat tam da şimdi yaşanıyor. Peki ama zihinsel göçebeliğimizin farkında mıyız?
Zihnin Göçebeliği
İnsan zihni, bedeninden çok daha hızlıdır. Bir odadayken geçmiş bir kavganın yankısında; bir kalabalığın içinde yalnızlık hissinde; tatildeyken iş stresinde bulunabiliriz.
Buna “zihinsel göçebelik” diyorum.
Beden bir yerdeyken zihin başka bir zaman diliminde yaşar.
Bu, modern insanın en büyük yorgunluk sebebidir.
Neden Anda Kalmakta Zorlanıyoruz?
Çünkü zihnimiz tehlike algısına programlıdır.
Sürekli geçmişten öğrenmeye, geleceği kestirmeye çalışır.
Ama bu durum, anı kaçırmamıza sebep olur.
Anda kalmak, çoğu zaman farkında bile olmadığımız bir meziyettir.
-
Geçmişe takılı kaldığımızda suçluluk ve pişmanlık hissi,
-
Geleceğe fazla odaklandığımızda ise kaygı ve endişe oluşur.
Oysa yaşam sadece şimdide vardır. Gerisi ya hatıra, ya hayaldir.
Anda Kalmak Bir Lüks Değil, Zihinsel Temizliktir
Anda kalmak; ne sadece nefes egzersizi ne de bir kişisel gelişim sloganıdır.
Bu, zihnin gereksiz yüklerden arınmasıdır. Bir nevi ruhsal detokstur.
-
Sabah kahveni içerken sadece onu iç.
-
Sevdiğin biriyle konuşurken sadece onu dinle.
-
Yürürken sadece yürümeyi fark et.
Zihin, dikkat ettiği yerde konaklar. Dikkatini “şimdi”ye çağırırsan, hayat da seni çağırır.
Küçük Pratikler:
-
3 Dakikalık Farkındalık: Gözlerini kapat. 3 dakika boyunca yalnızca nefesine odaklan.
-
Zihnini Etiketle: “Şu an gelecek kaygısı var.” deyip fark et, yargılama.
-
Basit Ritüeller: Sabah uyanınca telefonu değil gökyüzünü fark et.
Son Söz:
“Hayat geçmişte bir gölge, gelecekte bir hayal; hakikat ise sadece şimdi.”