Bugün sokakta yürürken bir anne ile küçük oğlunu gördüm.
Çocuk heyecanla etrafı işaret ediyor, “Anne bak!” diyordu. Annesi ise telefona dalmış, başını bile kaldırmadan “Bakıyorum oğlum.” diye cevap veriyordu.
Ama aslında bakmıyordu.
O an çocuğun gözlerindeki ışığın yavaşça söndüğünü gördüm.
Çünkü çocuk, annesinin gözleriyle bakmasını istiyordu, sesini duymasını değil.
Hayatta da böyle değil mi? Hepimiz görülmek isteriz.
Bakılmak değil, gerçekten görülmek. Çocukken, yetişkinken, yaşlandığımızda da…
Sevgi sadece sarılmak, öpmek değil; gözlerinle “Ben buradayım, seni duyuyorum.” diyebilmektir.
Modern hayat bizi hızlandırdı.
Telefonlar, işler, bitmek bilmeyen kaygılar…
Ve biz, karşımızdakini görmeyi unuttuk.
Dinliyor gibi yapıyoruz ama aklımız başka yerde. Bakıyoruz ama görmüyoruz.
Bugün kendine şu soruyu sor: Hayatındaki insanlara gerçekten bakıyor musun, yoksa sadece gözlerin mi açık?
“Görmek, gözle değil; gönülle olur.”