Kalabalıkların içindeyiz ama yalnızız.
Bir masada beş kişi oturuyor ama gözler beş ayrı ekranda.
Annemizin sesi bildirim tonuyla yarışıyor.
Sevgilimizle konuşmak yerine, onun “son görülmesine” takılıyoruz.
Haberleri okuyoruz ama düşünmüyoruz.
Fotoğraflara bakıyoruz ama hissetmiyoruz.
Birinin acısına emoji bırakıyoruz, sonra geçiyoruz.
Yani teknoloji bizi birbirimize bağlamakla övünürken, ruhlarımızı sessize aldı.
Dijital çağ, kolaylıklar getirdi ama insani olanı götürdü.
Artık kalp atışları değil, Wi-Fi sinyali güçlü olsun istiyoruz.
Yanımızda kimse yokken bile “görülüyor” olmakla yetiniyoruz.
Esas mesele
Gerçekten yalnız değiliz, ama yalnız bırakıldık.
ESAS MESELE, TELEFONUN EKRANINI DEĞİL, KALBİN KAPAĞINI AÇABİLMEK.
E.Y.