Helalleşmek…
Dilimizde kolay, gönlümüzde zor bir kelime. “Hakkını helal et.” deriz, ama gerçekten helal eder miyiz?
Ya da biri bizden helallik istediğinde, kalbimiz rahat eder mi?
Helalleşmek, sadece bir cümle değildir. Helalleşmek, içinde kırgınlık bırakmamaktır. Birinin hakkını yemek, sadece malını almak değildir.
Kalbini kırmak da hakkına girmektir. Bir bakış, bir söz, bir suskunluk bile… Ve ne yazık ki, en çok da bu gönül haklarını ödeyemeyiz.
Ölüm kapıya dayandığında, herkes helalleşmek ister. Çünkü bilir ki, hak sahibi affetmedikçe Allah affetmez.
O yüzden yaşarken helalleşmek gerekir. Geciktirmeden, ertelemeden… Bir gün hakkını helal etme fırsatın olmayabilir. Ya da özür dilemeye fırsatın kalmayabilir.
Belki de en güzel helalleşme, kalpten yapılanıdır. Gözyaşınla, pişmanlığınla, samimi tövbenle… Allah dilerse, hakkına girdiğin kişinin gönlüne de yumuşaklık verir.
“Helalleşmek, insanı hafifletir; çünkü hakkı ödenmemiş hiçbir yük, ahirette taşınamaz.”