Bazen dünyayı değiştirmek için büyük bir plan gerekmez.
Bazen bir tebessüm, bazen bir selam, bazen sadece "yanındayım" demek...
En sade halimizle bile bir başkasının gününü aydınlatabiliriz.
Fakat çoğu zaman fark etmeyiz; küçücük bir iyiliğin ne kadar büyük bir yankı uyandırabileceğini...
Bir sabah, metroda yere düşen çantasını toplarken yardıma koşan bir genç gördüm.
Ne büyük bir olaydı bu, değil mi?
Belki hayatında ilk kez yardım gören biriydi kadın.
Belki de o gün, insanlara olan güvenini tazeledi.
Kim bilir…
Toplum olarak büyük ideallerle yanıp tutuşuyoruz ama gündelik nezaketleri unutuyoruz.
Oysa gerçek dönüşüm orada başlıyor.
İyi insan olmak; büyük başarıların değil, küçük seçimlerin toplamı...
Bir öğretmenim şöyle derdi: “Biri sana elini uzatıyorsa, onun parmaklarına değil, yüreğine bak.” Yıllar sonra anladım ne demek istediğini.
İyilik bir eylem değil, bir haldir. Ruhun dışarıya yansımasıdır.
Bugün birine iyi davranalım.
Teşekkür edelim, özür dileyelim, merhaba diyelim.
Çünkü belki de dünyanın en büyük ihtiyacı, küçücük bir nezakettir.
“Bazen bir tebessüm, bir ömre denk gelir.”