“İnsan bedeni yorulduğunda dinlenmeyi bilir, ya zihni yorulanlar nereye sığınacak?”
Zihin, çağımızın en fazla yorulan uzvu haline geldi.
Ne kaslarımız kadar görünür ne de yaralarımız kadar anlaşılır.
Ama her gün, her saat, hatta her saniye çalışıyor.
Düşünüyor, hesap yapıyor, korkuyor, plan kuruyor.
Biz fark etmeden yıpranıyor.
Modern çağın görünmeyen salgını işte bu: zihin yorgunluğu.
Zihnin Taşıdığı Yük Hafif mi?
Dışarıdan bakınca işlerimizi hallediyoruz, konuşuyoruz, gülüyoruz...
Ama içeride bir hesap makinesi susmadan işlem yapıyor.
“Yetişecek miyim?”, “Yanlış mı anlaşıldım?”, “Gelecek ne olacak?” gibi sorular zihni sürekli tetikte tutuyor.
Bu tetiklik hali ise bir süre sonra sinir sisteminde ve bedende tükenmişlik yaratıyor.
Zihin Yorgunluğunun Belirtileri
Her şeyin yolunda gibi göründüğü ama içimizdeki “boşluk” hissinin büyüdüğü anlar...
İşte orada durmalıyız.
Zihin yorgunluğu; dikkat dağınıklığı, unutkanlık, hızlı sinirlenme, motivasyon kaybı gibi sinyallerle kendini belli eder. Ancak çoğu zaman “geçer” denilerek ötelenir.
Zihne De Tatil Gerekir
Tıpkı beden gibi zihin de dinlenmeye ihtiyaç duyar.
Fakat zihni dinlendirmek, bedeni dinlendirmekten daha bilinçli bir çaba ister.
Bilinçli nefes almak, dijital detoks, kitap okumak, doğada zaman geçirmek, hatta sessizce oturmak...
Bunlar zihnin gerçek molalarıdır.
“Zihnini dinlendirmeyen, kalbinin sesini asla duyamaz.”