“Kaygı, geleceğin bilinmezliğine verilen bugünkü tepkimizdir.” Geceleri uyutmayan düşünceler, toplantı öncesi çarpan kalp, "ya kötü giderse" korkusu… Bunlar hayatın olağan parçası mı, yoksa kontrol edilmesi gereken bir psikolojik sorun mu? Kaygı Nedir, Ne Değildir? Kaygı, çoğu zaman tehlikeye karşı bir alarm sistemi gibi işler. Bizi harekete geçmeye, dikkatli olmaya zorlar. Ancak alarm sürekli çalıyorsa, artık sistemde bir arıza vardır. İşte bu noktada “anksiyete bozukluğu” devreye girer. Modern Zamanların Salgını Teknolojiyle kuşatılmış dünyada zihinlerimiz de fazlasıyla meşgul. Bildirim sesleri, haber akışları, sosyal medya karşılaştırmaları… Hepsi beynimizi sürekli hazır olma durumunda tutar. Bu da zamanla kronik kaygıya neden olur. Kurtulmak Mümkün Mü? Evet. Ama "sihirli bir hapla" değil. Farkındalık, terapi, nefes egzersizleri, bedensel hareket ve gerekirse ilaç desteği ile kaygı kontrol altına alınabilir. Ama en önemlisi, zihnimizin biz olmadığını anlamaktır. Son Söz Kaygıdan kurtulmak; geleceği kontrol etmek değil, geleceğe karşı güven geliştirmek ile mümkündür. Geçmişin yükünü sırtlayarak ve geleceği dizayn etmeye çalışarak bugünümüzü heba etmeyelim. “Zihniniz gürültüyle doluyken kalbinizin fısıltısını duyamazsınız.”